Edebiyat

Uzaklaşan Adımlar

Şimdi tutup da en baştan anlatırsam dağılırım, bilirsin beni… Ve üstüme üstüme gelir tüm konuşulan geçmiş. Baharlardan öte yol yoktur bende ve bilirim ki baharlar da veda etti yeryüzüne. Şu halimize bak, özür dilerim senden, özür dilerim baharlardan. Baharlara veda… Ve kedilerin başkentiymiş İstanbul. Eklemek istedim bunu da araya. Hiç görmedim ben o kadar çok kediyi ve o kadar çok sevgiyi bir arada. Yarım yarımdı her şey ve yarınlara ertelenen bir sürü şey gibi, biz de yarım kaldık. Özür dilerim senden, kendimden ve özür dilerim yarınlardan. Yarınlara da elveda. Keşke sorgulanmamış olsaydı şu sessizlik, iki kişi arasında…

 

Neden iyi olmadığımı soran insanlara ‘Ben gülüşlere veda ettim, ona da… Ve yarınlara da.’, demek isterdim. Gülüşü olmayan bir insan yaprakları olmayan bir çiçek gibidir oysa bunu da bilmez şehrin ışıklarından yıldızları göremeyen insanlar.  Çukurlara sürüklenen iç halimize içerlenirken, kibrin iki yüzlülüğü eşliğinde oluşan beklentileri görmezdik… Kibir, beklenti ve dünya üzerindeki tüm çukurlar, hepinize veda ediyorum! Her birinize elveda. Yeni demlenmiş ve içilmemiş bir çay kadar büyük kayıpsınız kayıtlarımda.

 

Tüm bu acıların ve anıların üzerinden kamyon gibi geçip derin bir iz bırakan zamanlara selam vermeden geçerim ben, yol değiştiririm gördüğüm an karşı kaldırımda… Kaldırım üzeri aşınmalar var. Önüme bakmadan yürürsem batarım çamurlara, bilirim. Ve sen de bilirsin ki ben yapamam gerekeni. Çamurları sevmiştim oysa. Şimdi çamurlara elveda zamanı, yaradılış özüme de bir veda. Zarar görmeden daha fazla, boğulmadan kirli sularında ve iyileşmeye de başlamadan veda ediyorum ruhuma.

 

İnsan düşündüğünü, gün içinde yaşadığını, hissettiğini anlatamadığı insanın yanında durmak istemez. Bilirsin ben anlatıp anlatıp pişman olurum sana -ve kendime-. Buraya kadar geçen bir çeyrek yüzyılda, ben veda ettim çocukça saflığıma. Çocuk Selinle yüzleştim. Özürler diledim çocukluğumdan ve henüz cümlelerim bitmemişken uyandırıldım. Veda bile edemedim çocukluğuma… Ne de masum bakıyordu oysa bana.

 

Ve mutluluk kibrit çöpü gibi,

Ne kadar kısa yanarsa o kadar iyi

Ne kadar kısa yanarsa…

Selin Sivari Poyraz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu