Edebiyat

Sevgili Küllük

Özgürlük Hakkında

SEVGİLİ KÜLLÜK

ÖZGÜRLÜK

Özgürlük hayallerimizin sınırı kadardır; bir köle sahibinden kurtulmayı ister, bir gariban zengin olmayı, bir kuş kafesin dışında olmayı, bir kedi öldürülmemeyi ister… (Katledilen Kedimiz EROS ve ölen adalet anlayışımızın başı sağ olsun.)

”Keşke bir şiir okumuş bir kedi sevmiş olsaydınız. Belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı…” Turgut UYAR

Özgürlük boyutları insana ve yaşamına göre değişir peki özgürlük nedir? Herkese göre değişen özgürlük sizin için ne ifade eder? Bir mahkûma sorsak dışarda olmaktır -hepsi için geçerli değil tabi- Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali ise fikirlerini özgürce yazabilmek istemiştir. Olay nerede olduğun değil, neler yaşadığın ve yaşatmak isteğidir; bir fikirdir. Peki ne kadar özgürüz? Ceplerimizde bize hükmeden telefonlar, etrafımızda olan güvenlik kameraları ve nerede olduğunu hemen bulan uydu sistemi ve bir de bununla gurur duyup her şeyini paylaşan insanlar varken nasıl rahat bir şekilde özgür olabiliriz? Yolda giderken sizin videolarınızı çekenler, evde oturduğunuz zaman bilgisayarınızı hackleyenler, bütün sisteminizi kart bilgilerinizi, banka hesaplarınızı, kendi fotoğraflarınızı ve çevrenizin fotoğraflarını tutan telefonlar, bilgisayarlar, tabletler ve diğer cihazların hizmetindeyken ne kadar özgürüz? Bu duruma nasıl geldik? Bir anda girmediler hayatımıza. Zamanla ve yavaşça önce masamıza oturup sonrasında dizimize geldiler ardından cebimize giren tasmalarımızın hepimiz isteyerek ve severek aldık, hatta en iyi tasma bende diye gurur duyduk. Yenileri çıktığında mağaza önüne gidip bekledik. Açılsın ve en iyi tasmayı ben alayım yarışması düzenledik. ‘Bak en pahalısı bende hem de tasmamın üç kamerası var. Neden? Daha rahat görsünler diye…’

Suya atılan kurbağa teorisi geldi aklıma: eğer bir kurbağayı direkt sıcak suyun içine atarsak zıplar ve kaçar. Mantıklı olan hareketi yapıyor ne de olsa canı yandı. Ama eğer soğuk suyun içine koyarsak öylece kalır. Orada ve ısıyı yavaş yavaş arttırırsak kurbağa bunu fark etmez ve su kaynayana kadar kurbağa çoktan ölmüş olur.

Şimdi özgürlük ve bizim ile ilgili ne var burada, sorusunun cevabına gelelim… Modern toplumlarda da sıcak su içerisindeki kurbağa gibi benzer tepki verir, bir şeyi yavaşça değiştirirseniz çoğu kimse bunu fark etmez. Buna örnek toplumdaki denetim mekanizmalarını gösterebiliriz ve bu bizim açımızdan iyi değil. Çünkü gözetlenen birisi gözetlenmeyen birisine göre daha farklı davranır, haklarını kullanmakta kendilerini özgür hissedemedikleri için bu hakları kullanmamaktadırlar, böylece fikir özgürlüğü büyük ölçüde engellenmiş olur. Bu teori, düşünce özgürlüğü için de geçerlidir böylece toplumlarda kendine özgü farklı düşünenlerin sayısı hızlıca azalır ve tek tip toplum çok zararlıdır. Çünkü kendini zihnen veya sosyal olarak yenileyemez ve dayatılanları öğrenip doğruluğunu sorgulamaz. Hoşgörüsüzlük, tahammülsüzlük artarken aynı zamanda toplumun yaratıcılık, yenilenme ve ilerleme olanakları engellenmiş olur. Bu yüzden arada bir termometreye bakıp suyumuz ne kadar ısınmış görmemiz lazım.

Nietzsche diyor ki: ‘Özgür mü diyorsun kendine? Sana hükmeden düşünceni anlat, duymak isterim.’

Şu iki soruyu kendimize sormak gerekir.

  • Ben kimim?
  • Nasıl özgür olunur?

Bakalım bunun hakkında kimler ne söylemiş?

 

Nasıl Özgür Olunur?

Aristo: Düşünerek

Nietzsche: Kendin olarak

Platon: Öğrenerek

Camus: Başkaldırarak

Sartre: Eyleme geçerek

Ben kimim?

Sartre: Ben, olduğum kişi değilim

Camus: Ben, kendimin yabancısıyım

Beauvoir: Kendimle hiç karşılaşmadım

Zweig: Ben, içimdeki insanın katiliyim

Kafka: Ben, yalnızlığın insan haliyim

Azer Bülbül: Ben belanın ta kendisiyim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu