Edebiyat

Sevgili Küllük

Dostoyevski Hakkında

Sevgili Küllük,

 

Dostoyevski

 

Bir gün şeytan uyuyakaldı, rüzgâr sert esti, üç tüy düştü şeytandan: birisi paraya, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa. O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı. -DOSTOYEVSKİ

 

Hepimizin hayatında inişler ve çıkışlar, zorlu süreçler, pes ettiğimiz durumlar ve hırs yaptığımız zamanlar olabilir, ama her zaman kalkmasını bilmemiz gerekiyor. Size Dostoyevski’nin bir sözüyle seslenmek istiyorum: “Duvarı yıkacak gücüm yoksa, onu yıkmak için kendimi paralayacak halim yok tabii ki, fakat önümde duvar var diye ona boyun eğecek de değilim.”

 

Bir insan düşünün; hayatında büyük başarısızlıklar, epilepsi hastalığı, kumar bağımlılığı, dışlanmışlık, hapis hayatı, sürgün ve aşk… Hepimizin içinde bir yerlerde Dostoyevski’lik vardır, zaten psikolojik bir terimdir bunlar, literatüre geçmiştir: Dostoyevski Sendromu, Oblamov Sendromu gibi…

Sadece büyük bir yazar değil, derin bir âşık olan Dostoyevski ve Anna’nın arasındaki aşktan bahsetmek istiyorum. Dostoyevski, “Kumarbaz” kitabı yazımı esnasında işe aldığı genç ve zeki Anna’ya bir ay gibi kısa bir süre içerisinde âşık olmuştu, ancak Anna çok genç, kendisi ise yaşlıydı. Anna’ya aşkını nasıl ilan edeceğini düşünmüş ve bunu edebi bir şekilde yazmaya karar vermişti. Bir gün Anna’ya bir roman yazdığını ve fikrine ihtiyaç duyduğunu söylemişti. Romanın baş karakteri olan hasta, yaşlı ve aksi bir karaktere sahip olan sanatçının, kendisinden genç bir kadına âşık olduğunu ve roman içerisinde bu genç kadına evlilik teklif etmesinin doğru olup olmayacağını sormuştu. Anna’nın dudaklarından şu sözler döküldü: “Evlilik teklifini kabul ediyorum.”

Dostoyevski, ölüm döşeğindeyken Anna’ya şöyle söyler: “Seni şimdiye kadar hep tutkuyla sevdim, hiç aldatmadım, düşüncemde bile.”

 

DOSTOYEVSKİ KİTAPLARINDAN ALINTILAR:

 

“Bir çocuğun ölümünü görmektense, dünya’ya gelme biletimi iade etmek isterim.” -Karamazov Kardeşler

 

“En güzel yıllarımı heba etmiştim! Artık bunun farkındayım ve fark etmiş olmaktan acı duyuyorum.” -Beyaz Geceler

 

“İnsana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur.” -Yeraltından Notlar

 

“Bu tavrınızı bırakın, insan tavrı takının! Ömrünüzde bir kez olsun, insan sesiyle konuşun.” -Cinler

 

“Bekleyiş içindeyim; her an bir şey olacakmış gibi geliyordu bana.” -Kumarbaz

 

“Çok tuhaftı! Ağlayamadım; ama ruhum paramparça olmuştu.” -İnsancıklar

 

“Eski duygularımın hepsini gömdüm, silkip attım. Hatıra nedir bilmiyorum artık… Evet, böyle bu.” -Ezilenler

 

“Ben kendi kendimin düşmanıyım, kendi kendimin katiliyim.” -Öteki

 

“Katil olmadığı halde, altı cana kıymış bir caniden daha korkunç insanlar gördüm.” -Ölüler Evinden Anılar

 

“Ben hiç kimseye yargılama cesaretini gösterme hakkına sahip değilim.” -Delikanlı

 

“Kendi dünyamızda yalnızca acıyla birlikte ve acı yoluyla sevebiliyoruz. Başka türlü sevemeyiz, herhangi başka tür bir sevgi bilmiyoruz.” -Timsah-Gülünç Bir Adamın Düşü-Uysal Bir Ruh

 

“Bir şeyden çok emindim, kendimi üzdüğüm kadar, kimseyi üzmedim.” -Bir Yazarın Günlüğü

 

“Hiç olmazsa tek bir insanla, sanki kendi kendimleymişim gibi her şeyi konuşmak istiyorum.” -Budala

 

“Gözlerim kamaşıyor, sana bakmak sanki güneşe bakmak gibi.” -Ev Sahibesi

 

“Bir iple intihar da edebilirsin, salıncak da kurabilirsin. Hayatın ipleri senin elinde.” -Suç ve Ceza

 

Dostoyevski’ye sorduk:

 

Güven nedir?

“Güven; hayal kırıklığına razı olmaya verilen isimdir.”

 

Aşk nedir?

“Aşk; kalbini bir başkasının merhametine bırakmaktır.”

 

Cehennem neresidir?

“Cehennem; insanın yüreğinde sevginin bittiği yerdir.”

 

Dünyanın en zor hissi nedir?

“Kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur.”

Bahadır SOLAK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu