Psikoloji

Psikoloji

ANGARYA PSİKOLOJİ

Merhaba değerli okuyucumuz. ???? Seri şeklinde yayınlanacak olan psikoloji köşemizde, her ay sizler için birkaç tane psikolojik terimi ve açıklamalarını paylaşacağım. Böylelikle hepimizin içinde yaşadığı ya da yakın çevresinde karşılaştığı -ancak ismini bilmediği- sorunlarla resmen tanışmış olacağız. Çünkü bir sorunu resmen tanımak demek, çözülmesi için en büyük adımı atmış olmaktır. Bu ay Huntington, Trikotilomani ve Capgras Sendromu olarak adlandırılan rahatsızlıkları inceleyeceğiz. Biliyorum, günümüz şartlarında kolay değil ancak hepinizin ruhsal bütünlüğünüzü koruyabilmek için gereken dayanıklılığa sahip olmanızı diliyorum. Keyifli okumalar.

HUNTİNGTON

Tanım: Psikolojide incelenen nörobilişsel bir hastalık. Huntington hastalığı, hastaların davranışsal bozukluk, zihinsel yıkım ve kontrol edilemeyen hareketler yaşadığı nadir, ilerleyici bir genetik bozukluktur, ayrıca her iki cinsiyeti eşit etkileyen otozomal dominant bir bozukluktur.

 

Açıklama: Burada genlerin psikolojideki etkisi devreye girer. Huntington hastalığı tanısı tipik olarak beyin görüntülemesi ya da genetik testlerin ve aile geçmişinin gözden geçirilmesini içeren ayrıntılı bir nörolojik inceleme sonrasında konur. Orta yaşlarda daha sık görülür ve ilerlemesi durumunda kas sisteminde kontrolsüzlük ile algısal yetersizlik görülür. Huntington hastası kişi, tek başına yaşamsal faaliyetlerini sürdüremeyeceği için bakıma muhtaç hale gelir.

Bu hastalık, özellikle bazal gangliyon adı verilen bir beyin bölgesindeki sinir hücrelerinin dejenerasyonu ile karakterizedir. Huntington hastalığı, genetik olarak aktarılan bir mutasyon sonucu ortaya çıkar ve genellikle 30 ila 50 yaşları arasında belirtiler göstermeye başlar.

Huntington hastalığının belirgin özelliklerinden biri, kişinin hareketlerinde ve düzenli kontrol etme yeteneğinde bozukluklardır. İlk belirtiler arasında istemsiz kas hareketleri, denge kaybı ve koordinasyon zorlukları yer alabilir. Hastalığın ilerleyen aşamalarında bilişsel fonksiyonlarda da bozulmalar görülebilir. Kişilik değişiklikleri, zihinsel esneklik kaybı ve hafıza sorunları gibi bilişsel belirtiler ortaya çıkabilir.

Huntington hastalığına neden olan gen, HTT geni olarak bilinir ve bu genin CAG adlı bir DNA dizisi, normalden daha fazla tekrarlanma eğilimindedir. Bu durum, hastalığa yol açan anormal proteinin üretilmesine neden olur ve bu protein, sinir hücrelerinin hasar görmesine sebep olabilir.

Huntington hastalığı, genetik danışmanlık ve destekleme tedavilerle yönetilebilen ancak şu ana kadar tam anlamıyla tedavisi bulunmayan bir hastalıktır. Bu hastalığa sahip bireylerin ve ailelerinin, uzman sağlık profesyonelleri ile işbirliği içinde olmaları, semptomları yönetmeye ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik stratejiler geliştirmeleri önemlidir.

Huntington hastalığına sahip bir kitap karakterinden bahsedeceğim size Lisa Genova’nın “Still Alice” adlı romanı, Huntington hastalığına odaklanan bir hikayeyi anlatır. Kitap, baş karakter Alice Howland’ın, Harvard Üniversitesi’nde nörobilim profesörü olarak kariyer yaparken Huntington hastalığı teşhisi almasıyla başlar.

Alice, hastalığıyla mücadele ederken yaşadığı zorlukları, ailesiyle olan ilişkilerini ve bilişsel yeteneklerindeki kayıpları ele alır. Roman, Alzheimer gibi nörolojik hastalıkların etkilerini insanın iç dünyasından bakarak anlatan dokunaklı bir hikaye sunar.

“Still Alice,” Alzheimer ve Huntington hastalığı gibi nörolojik sorunlarla ilgili duyarlı bir bakış açısı sunmasıyla öne çıkar. Kitap, okuyuculara bu tür hastalıkların etkilerini anlamalarına ve empati kurmalarına yardımcı olabilir.

Kesin bir tedavi yöntemi bulunamamıştır. Ancak, Huntington hastalığının semptomlarına yönelik bazı destekleyici tedaviler ve ilaçlar mevcuttur. Bu tedaviler, hastalığın belirtilerini hafifletmeye veya yönetmeye yönelik olabilir. Hareket kontrolü ve zihinsel fonksiyonları desteklemek amacıyla fizik tedavi, konuşma terapisi ve ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca, hastalığın etkilediği bireylerin ve ailelerinin yaşam kalitesini artırmak için psikososyal destek ve danışmanlık da önemlidir.

Huntington hastalığına yönelik araştırmalar devam etmekte olup, genetik tedavi ve hastalığın temel nedenine yönelik müdahaleler konusundaki çalışmalar ilerlemektedir. Ancak, kesin bir tedavi henüz bulunmamıştır ve bu alandaki gelişmeler zaman içinde ortaya çıkacaktır.

TRİKOTİLOMANİ

Tanım: Trikotilomani, belirgin şekilde saç kaybı ile sonuçlanacak kadar kişinin saçını tekrarlayan bir tarzda koparma davranışıdır.

Açıklama: İlk kez 1889 yılında, saçlarını tutamlar halinde koparan ve bir tür alopesi olarak değerlendirilen bir hastanın incelenmesi sonucu, dermatolog Hallopeau tarafından tanımlanmış ruhsal bir bozukluktur. Alışkanlık ve dürtü bozuklukları kategorisinde yer almaktadır.

Trikotilomani, kişinin kendisine karşı kontrolsüz bir şekilde kendi saçlarını çekme eğiliminde olduğu bir obsesif-kompulsif bozukluk türüdür. Bu durumu yaşayan bireyler, genellikle stres, kaygı veya sıkıntı anlarında bu davranışa başvurabilirler. Trikotilomani, saç çekme eğiliminin yanı sıra kaş, kirpik veya vücut tüyleri gibi diğer vücut kısımlarına da odaklanabilir.

Bu bozukluğa sahip olan kişiler, saç çekme eylemini yaparken bir tür rahatlama, tatmin veya bir tür kontrol hissi yaşayabilirler. Ancak bu davranış, zamanla saç dökülmesine ve genellikle belirgin saç kaybına neden olabilir. Trikotilomani, sadece fiziksel etkilerle kalmaz; aynı zamanda kişinin sosyal ve duygusal yaşamını da olumsuz yönde etkileyebilir.

Trikotilomani Nasıl Tedavi Edilir?

  • Tedavi genellikle bilişsel davranış terapisi (BDT) ve destekleyici ilaçlarla birlikte uygulanabilir. BDT, bireylere saç çekme davranışlarına karşı farkındalık geliştirmeleri ve alternatif davranışlar öğrenmeleri konusunda yardımcı olabilir. Bu tedavi, genellikle bir uzman rehberliğinde ve kişiselleştirilmiş bir yaklaşımla uygulanır. Trikotilomani, uzmanlar tarafından değerlendirildikten sonra uygun tedavi yöntemleriyle yönetilebilir.
  • Trikotilomani gibi obsesif-kompulsif bozuklukların tedavi süreci, bireyin durumuna ve semptomlarına bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
  • Her birey farklı olduğu için tedavi süreci de kişiselleştirilmiş olmalıdır. Bu süreç, zaman alabilir ve bireyin motivasyonu ve katılımı önemlidir. Tedavi sürecinde destek ve anlayış, başarı şansını artırabilir.

Bu terim, Yunanca “tricha” (saç) kelimesinden türetilmiştir. Bu tarihi terim, 19. yüzyılın ortalarında saç çekme davranışını tanımlamak için kullanılmıştır. Ancak günümüzde, DSM-5 (Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) gibi klinik rehberlerde daha yaygın olarak bilinen “trikotilomani” terimi kullanılmaktadır.

CAPGRAS SENDROMU

Tanım: “Capgras Delüzyonu” veya “Capgras Sendromu” olarak bilinen bu sendrom, gerçek kişilerin yerine geçtiği düşünülen taklitçi kişiler hakkında sahip olunan yanıltıcı inançlarla karakterizedir.

Açıklama: Capgras Sendromu, genellikle bir travma, beyin hasarı, şizofreni veya başka bir psikiyatrik durum sonrasında ortaya çıkabilir. Bu durumu yaşayan bireyler, sevdikleriyle bağlarını hissetmekte zorlanabilirler ve bu, sosyal ilişkileri üzerinde olumsuz bir etki bırakabilir. Bu bozukluğun nedenleri tam olarak anlaşılamamış olsa da, beyin bölgeleri arasındaki iletişimdeki bir bozuklukla ilişkilendirilebilir. Tedavi genellikle psikoterapi ve ilaç tedavisi içerir, ancak etkili bir tedavi süreci belirlemek için bireyin durumu detaylı bir şekilde değerlendirilmelidir.

Peki Bu Sendromun Belirtileri Nelerdir?

Capgras Sendromu yaşayan bireyler, genellikle tanıdıkları kişilerin bir tür taklidi ya da yerine geçmiş bir versiyonu olduğuna dair yanıltıcı bir inanç yaşarlar. Bu sendromu yaşayan kişiler, özellikle de yakın aile üyeleri veya yakın arkadaşları gibi önemli kişileri tanıma konusunda ciddi bir zorluk yaşarlar.

Capgras Sendromu belirtileri şunları içerebilir:

  • Tanıdık kişilere yabancılık hissi: Birey, sevdikleriyle arasında bir bağ kuramaz ve onları tanımadığına inanır. Bu durum genellikle duygusal soğukluk ve yabancılaşma hissiyle birlikte yaşanır.
  • Taklitçi inançlar: Birey, tanıdığı kişinin gerçek olmadığına ve bir taklitçi tarafından yerine geçildiğine dair yanıltıcı bir inanç geliştirir. Bu, gerçek kişinin yerine geçen bir başka kişi olduğuna dair güçlü bir kanaatle kendini gösterir.
  • Duygusal çatışmalar: Capgras Sendromu yaşayan kişiler, tanıdıkları kişilere karşı duygusal bir çatışma yaşayabilirler. Bu, bir yandan gerçek kişiyi sevme isteği, diğer yandan ise onları tanımama ve yabancılaşma hissi arasında gerçekleşen içsel bir mücadeleyi yansıtabilir.

Bu durumu yaşayan bireyler genellikle bu inançlarını mantıklı bir şekilde eleştirebilirler. Ancak bu eleştiri, genellikle duygusal bağlarını etkileyen ve gerçeklikle çelişen bir şekilde zayıf kalabilir. Capgras Sendromu, genellikle bir zihinsel sağlık profesyoneli tarafından değerlendirilir ve tedavi edilir.

 

Selin Sivari

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu