Anma KöşesiEdebiyatKültür

Orhan Veli Kanık

Orhan Veli Kanık

(13 Nisan 1914-14 Kasım 1950)

“Ben Orhan Veli 1914’de doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 2 yaşında gurbete çıktım. Yedisinde mektebe başladım. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13’de Oktay Rıfat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim, 18’de rakıya başladım ve şarkı söylemesini çok sevdim; 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra para kazanmayı ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’de başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok âşık oldum. Hiç evlenmedim, ben Orhan Veli…”

 

Kanık’ın edebiyata olan merakı ilkokul sıralarında başladı, bu dönemde ‘Çocuk Dünyası’ isimli dergide bir hikayesi basıldı. Lisenin ilk yılında Orhan Veli’nin Edebiyat öğretmeni Ahmet Hamdi Tanpınar’dı. Tanpınar öğretmeni olduğu sürece Kanık’a öğütler verdi ve onu yönlendirdi. Şair, lise döneminde Oktay Rıfat ve Melih Cevdet ile birlikte ‘Sesimiz’ isimli bir dergi çıkardı, lisede tiyatro çalışmalarına katıldı. Kanık sonraki yıllarda tiyatro alanındaki çalışmalarına çevirmen olarak devam etti ve pek çok oyunu Türkçeye çevirdi. 1932 yılında liseden mezun oldu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin felsefe bölümüne kaydını yaptırdı, 1933 yılında Edebiyat Fakültesi talebe cemiyet başkanı seçildi 1935 yılına kadar devam ettiği üniversiteyi bitirmeden okuldan ayrıldı. İstanbul Üniversitesi’ne giderken bir yandan sürdürdüğü Galatasaray Lisesi’ndeki öğretmen yardımcılığı görevine okuldan ayrıldıktan sonra bir sene daha devam etti. Kanık daha sonra Ankara’ya giderek PTT’de çalışmaya başladı. Ankara’ya döndükten sonra eski arkadaşları Oktay Rıfat ve Melih Cevdet’le tekrar bir araya geldi ve bu üçlü benzer tarzda şiirler yazmaya başladı.

1941 yılının mayıs ayında Garip seçkisi yayınlandı. Bu kitap sonradan birinci yeni olarak da anılacak Garip akımının başlangıcı oldu. Kitaptaki şiirler edebiyat dünyasında büyük tartışmalara sebep oldu. Özellikle Orhan Veli’nin “Yazık oldu Süleyman Efendi’ye” mısrası üzerinde duruldu. Bu mısrayı kimileri tenkit ederken, kimileri çalıntı olduğunu iddia etti. Bir diğer grup ise Türkçe’de yazılmış en güzel dizelerden biri olduğunu söyledi. Bu münakaşalar sonucunda mısra çok popüler oldu.

 

Ben Orhan Veli

“Yazık oldu Süleyman Efendi’ye”

Mısra-i meşhurunun mübdii…

Duydum ki merak ediyormuşsunuz,

Hususi hayatımı,

Anlatayım:

Evvela adamım, yani

Sirk hayvanı falan değilim.

Burnum var, kulağım var,

Pek biçimli olmamakla beraber.

Bir evde otururum,

Bir işte çalışırım.

Ne başımda bulut gezdiririm,

Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.

Ne İngiliz kralı kadar

Mütevaziyim,

Ne de Celâl Bayar’ın

Sabık ahır uşağı gibi aristokrat.

Ispanağı çok severim

Puf böreğine hele biterim

Malda mülkte gözüm yoktur.

Vallahi yoktur.

Oktay Rıfat’la Melih Cevdet’tir

En yakın arkadaşlarım.

Bir de sevgilim vardır pek muteber;

İsmini söyleyemem

Edebiyat tarihçisi bulsun.

Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,

Meşgul olmadığım ehemmiyetsiz

Sadece üdeba arasındadır.

Ne bileyim,

Belki daha bin bir huyum vardır.

Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya?

Onlar da bunlara benzer.

-Orhan Veli KANIK-

 

Oktay Rıfat 1950’de Yeditepe Dergisi’nde kaleme aldığı Orhan Veli Kanık başlıklı yazısında “Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle at başı geldi.” Derken aynı yılın kasım ayında Orhan Veli trajik bir biçimde bu dünyaya veda etti. 10 Kasım’da bir haftalığına geldiği Ankara’da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından yaralandı. İki gün sonra İstanbul’a döndü 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçiren şair hastaneye kaldırıldı beyninde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılmadı ve Kanık’a alkol zehirlenmesi teşhisi ile tedavi uygulandı ancak beyin kanaması geçirdiği sonradan anlaşıldı; aynı akşam sekizde komaya giren şair gece 23.20’de komadan çıkamayarak Cerrahpaşa Hastanesi’nde hayata veda etti. Lisedeki edebiyat hocası Ahmet Hamdi Tanpınar, Kanık’ı hastanede ziyaret etme fırsatı buldu ve bu olayı şöyle anlattı: “Daha orta mektebin birinci sınıfında talebem olan Orhan’ın Cerrahpaşa Hastanesi’nde son defa oksijen çadırın altında yarı çıplak, güçlükle nefes alır ve o kadar güzel hayallerin yakıldığı dünyamıza yalnız akı görünen gözlerinden boşanırken gördüğüm günü hiçbir zaman unutamam. Şiirimize tatlı anlaşılmazlığın lezzeti getiren zekâ, kendisi olmaktan çıkmıştı.”

 

Orhan Veli denildiği zaman onunla bağdaştırdığım tek bir şey var: Orhan Veli ve ceketi. Ölmeden önce ceketini terziye verir ve yama yaptırmak ister fakat cebinde ceketini alacak parası yoktur.  Orhan Veli öldüğünde, yüreğinde sevdiği bir kadın, cebinde sadece 28 kuruşu vardı.

 

Ölümünün ardından bir başka yakın arkadaş olan gazeteci Çetin Altan “Orhan Veli öldü. Ben bu satırları yazarken Orhan, İstanbul morgunun teşrih masası üstünde yatıyor. 36 yaşında öldü Orhan. Türk şiirini kökünden sarsmış, yüzlerce şairi tesiri altında bırakmış genç yaşta pek az kimseye nasip olan bir şöhret kazanmıştı. Orhan, başka bir millette doğsaydı milletlerarası bir şöhrete de ulaşırdı. Son zamanlarda işittiğime göre ceketini alamadığı için gömlekle dolaşıyormuş. Onun yüzde biri kadar sanatkâr olmayanlar, hatta insan olmayanlar bugün genel müdürlüklerde, sefirliklerde sefa sürüyorlar. Ve Orhan, ceketsiz öldü.”

 

Kuşlar Yalan Söyler

İnanma, ceketim, inanma

Kuşların söylediklerine;

Benim mahrem-i esrarım sensin.

 

İnanma, kuşlar bu yalanı

Her bahar söyler.

İnanma, ceketim, inanma!

-Orhan Veli KANIK-

 

Bu dünyaya ceketsiz veda etse de büyük şair, sahneden duyduğumuz sesle ve binlerce seveni ile bir kez daha iyi ki doğdun diyeceğiz… Ve onun sayesinde” Dalgacı Mahmut” olanlarımız her sabah uyanıp gökyüzünü boyayacak…

 

DALGACI MAHMUT

İşim gücüm budur benim,

Gökyüzünü boyarım her sabah.

Hepiniz uykudayken.

Uyanır bakarsınız ki mavi.

Deniz yırtılır kimi zaman,

Bilmezsiniz kim diker;

Ben dikerim.

Dalga geçerim kimi zaman da,

O da benim vazifem;

Bir baş düşünürüm başımda,

Bir mide düşünürüm midemde,

Bir ayak düşünürüm ayağımda,

Ne halt edeceğimi bilemem.

-Orhan Veli KANIK-

 

Orhan Veli’nin doğum gününde ona bir “ceket” armağan etmemiz belki mümkün değil. Ancak kendimize Orhan Veli hediye edebiliriz…

 

BEDAVA

Bedava yaşıyoruz, bedava;

Hava bedava, bulut bedava;

Dere tepe bedava;

Yağmur çamur bedava;

Otomobillerin dışı,

Sinemaların kapısı,

Camekanlar bedava;

Peynir ekmek değil ama

Acı su bedava;

KELLE FİYATINA HÜRRİYET,

Esirlik bedava;

Bedava yaşıyoruz, bedava.

-Orhan Veli KANIK-

 

Bahadır Solak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu