Edebiyat

Mahbubê’m

Mahbubê’m,

Siyah saçların ile bir olan gözlerin miydi beni sana hapseden yoksa yüzünde beliren o masum tebessüm mü? İnan, bilmiyorum. Bildiğim tek şey ise sana veda edemeyişim. Ben, sana veda edemiyorum.

 

Aramızdaki yılların verdiği yaşanmışlıklar mı bizi farklı kılan? Yoksa yaşayamadıklarım mıydı bendeki seni farklı kılan? İnan bilmiyorum gün yüzlüm ama ben, sana veda edemiyorum. Lütfen, beni yanlış anlama bu sözlerim veda etmek isteyişimden değil. Zaten istemeyi bırak, düşünmek dahi mümkün değil. Bu imkansızlık neden bilmiyorum lakin ben, sana veda edemiyorum.

 

Ah benim Mahbubê’m.

Oysaki su gibisin; berraksın, toprağa can verensin…  Yüzünün deltasındaki yorgun çizgilere bile aşık olmuşken sorma, istemem. Ben sana nasıl veda edilir, bilmiyorum. Bilmek de istemem.

 

Eğer bir gün bana git dersen giderim, Mahbubê’m. Havasını soluduğun, ayak bastığın topraklara, gözlerinin dalıp gittiği her bir diyara. Sırf içinde senden bir şeyler var diye giderim. Okuduğun kitapları tekrar tekrar okur, seni bulmaya çalışırım sayfalarında. Nasıl ki seni gönlüme yar diye alıp büyüttüysem çiçekler eker, sen diye büyütürüm. Sensiz ama seninle yaşarım. Mesela kendime kahve mi yapacağım; iki kişilik yaparım. Bir ihtimal gelip de kırk yılıma hayat olmak istersen diye. Mesela en sevdiğin yemekleri pişiririm. Çat kapı gelir de soframa bereket olmak istersen diye. Başka türlü sana veda edemem. Çünkü sana nasıl veda edilir, bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum.

 

Kuşların kanat çırpışı gibi seviyorum seni; öyle özgür, öyle korkusuz, öyle maviye sevdalı… Ama bir gün olur da yorulup bırakırsam kanat çırpmayı düşeceğim Mahbubê’m. Düşerken tut beni, bırakma. Bırakırsan yiterim.

 

Beni bırak deme gün yüzlüm. Ben sana nasıl veda edilir, bilmiyorum.

 

Rüya Büyükyiğit

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu