Eğlence

KÜFÜR SANATI

Eylül Sayısı

‘‘Sıradan hırsız paranızı, cüzdanınızı, bisikletinizi çalar. Politik hırsız ise geleceğinizi, hayallerinizi, bilginizi, eğitiminizi, sağlığınızı, gülümsemenizi çalar.

İkisi arasındaki fark;

Sıradan hırsız sizi seçer,

Siyasi hırsızı ise siz seçersiniz.

~ Voltaire’’

Toplum kendi içerisinde birkaç farklı şekilde ayrılır, bunlar: aile, ekonomi, kültür, siyaset, din, hukuk ve eğitim.

Bu siktiğimin kavramları sizi bir çeteleşmeye sokar. Bunlar iyi veya kötü olarak ayrılabilir. İyi bir aile ile hayata önde başlayabilirsiniz ya da boktan bir aile ile çözümü olmayan psikolojik sorunlar ile başlayabilirsiniz. Ardından gelen ekonomi kavramı, hayatınızda çok fazla şeye yön verir. Gençlik zamanlarınızda para sıkıntınız yoksa hayata dertsiz bir piç olarak devam edersiniz ama para sıkıntısı varsa yapabilecek çok fazla şey kalmıyor ve çevrenizdeki orospu çocukları sizin hayatınızı şekillendiriyor Bir masada beş aptal varsa altıncı sensin. Toplum kavramı eşitlik üstüne kurulmalıdır ama bazı alt tabaka ülkelerde bu işler farklı ilerliyor.

Özel okullarda verilen eğitim ile devlet okullarında verilen eğitim eşitlik değildir sadece parası yok diye insanlar gruplaştırılıyor ve bu amına koduğumun toplumunu toplumun kötü taraflarından birisi ise kendi doğrularınızla değil başkalarının doğrularına göre yaşamanızdır. Eğer bu olmazsa, bulunduğunuz çevreden size ağır darbeler gelir ve sizi aptal olarak görürler çünkü siz onların aksine bu sikikler ile mecburiyetten duruyorsunuzdur.

Birey kendini yetiştiremeyecek hale gelene kadar toplumun baskısı devam eder sonunda ise kendi aralarına katabildikleri için ona çok fazla yardım etmiş gibi minnet duymalarını beklerler. Göğüsleri kabarık, başı dik olarak ‘bak biz seni neyden kurtardık’ havasındalardır. Ve bu birey de: ‘’Ulan sülalesini siktiğim sen beni kendi istediğin gibi dizayn ettin; üzerimdeki kıyafetler, düşüncelerim, hayatım, yaşama karşı duruşumu bile sen yaptın, beni kendi istediğin renklerle boyadın!’’ diyemeyeceği için onlara karşı minnet duyar ve sikik hayatına devam eder.

Toplumun birçok zararı var, eğer onlardan değilsen dışlanırsın özellikle en küçük yapı taşı olan ailenden seni istedikleri gibi yapamadıkları için üzerinde baskı kurmaktan tut da aşağılamaya, küçümsemeye ve kendini geri zekâlı gibi hissetmeni sağlamaya varana kadar psikolojik şiddet görürsün. Sonrasında ise diğer etkenler tamamen seni çıkmaza sürükler, artık sana göre tek kurtuluş, intihar etmektir çünkü söylenenlere inanan bir salak olduğun için kendini her konuda yetersiz hissedeceksin. Yaptığın normal hatalara bile büyük tepkiler verip kendine acıyacak, işe yaramaz bir piç kurusu olduğun için ağlayacaksın mesela, ha bir de bunların üstesinden gelemedikçe ya sana biçilen hayata boyun eğecek ya da kendini toplayıp siktir olup gitmen gerektiğini düşüneceksin. İliklerine kadar gitmen gerektiği hissiyle devam edeceksin. Çocukluğundan beri yaşadığın manipülasyonlara, yetersizlik hissine, sevilmemeye, dışlanmalara, ev-okul-iş düşüncelerine ve daha nicelerine katlanıp, düşüncelerinle ilgili asla kimseden onay almadığın ve dalga geçildiğin için daha da kötüleşeceksin. İşte bu süreç insanı intihara sürükler, çok merak ediyorum çevremizde kaç kişi bu durumlara maruz kalmadan sağlıklı bir şekilde yaşayabilmiş?

Dostoyevski’nin unutulmaması gerektiğini düşündüğüm bir sözü var: ‘Hayatın ipleri senin elinde bu iplerle salıncak da kurabilirsin intihar da edebilirsin.’

Çevremizde bizi etkileyen, sırf kendi egosunu tatmin etmek için aşağılayan vasıfsızlara boyun eğmemeliyiz. Bazen baş kaldırmak gerekir size göre doğru olan şeyleri savunmalısınız toplum önünde eğik başlı durmaktansa dik durarak ölmeyi yeğlemeliyiz toplumun karşısında el âlem ne der korkusundan uzak çevrenizden gelen olumsuzlukları takmadan hayata devam etmeniz gerek.

Toplumun herkes için eşit olması gerekirken toplumcuklar, kendi aralarında biat ettiği piçlerin onlara dayattığı fikirlere tapıyorlar eşitlik birisinin yüceltilmesi ve geri kalan kısımların ezilmesi üzerine ise sikeyim toplum kavramınızı.

Bu sadece çevresel faktörler için değil, aptal kutusu karşısında bile sizi yönetenler var. Kendi fikirlerinizin oluşmaması için bir şeylere uyanmayın, bizim gösterdiklerimize inanın fazlasını sorgulamayın size dayatılanları öğrenin ve bize biat edin üzerine kurulu olan bu sistemde toplumu kandırmak çok daha kolay oluyor bir kişiyi kandırmaktansa bir toplumu kandırmak her zaman daha kolaydır ve bunu medya aracılığı ile yaparlar toplumu yönetmenin en basit yolu.

Siktir edin toplumda yer bulamama korkusunu, hayat devam ediyor ve siz onlara uymak zorunda değilsiniz.

Oscar Wilde’ın bir sözü geldi aklıma: ‘Hepimiz aynı bataklıkta yaşıyoruz fakat bazılarımız gökyüzüne bakıyor.’

Siz de gökyüzüne bakarak siktirin gidin.

Bahadır SOLAK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu