Edebiyat

Haneler

Haneleri dinliyorum

Biri diyor ki “Ben hiç yuva olamadım, içimde sıcak bir çay demlenmedi benim…”

Sıcak bir gülümseme görmeyen bir insanın insan olduğunu kabullenemeyişi gibi bir şey bu.

Biri diyor ki “Burada bir şair yaşardı, öldü sonra, duvarlarıma bile yazılar yazıldı hep”

Değerlerini kaybeden bir insanın diğerlerine farkı gibi bir şey bu…

Bir başka evin perdeleri konuşuyor

Sigara dumanından boğulmuş sanki

Kendilerini hiç önemsemezmiş hane sakinleri

Çok da sakin değillermiş esasen, hatta bir gün delirmiş biri.

Aklında ve bedeninde kaybolmak gibi bir şey bu…

 

Haneleri dinliyorum

İnsanların aksine konuşmaya başlamadan önce bir merhaba demeyi biliyorlar.

İnsanlık dışı insanlardan insanlık öğrenmek gibi bir şey bu.

Gardırop var sonra çok geveze,

“Her şeyi üst üste üstüne geçirirdi, en çok bana zaman ayırıyordu, ölürken bana niye sırtını döndüğünü bilemedim”

Çok üşürmüş, hep yalnızlık içinde…

Pileli eteğinin sardığı incecik belini anlattı

İnsanın en yakınını görmezden gelip durması gibi bir şey bu…

İçi boş kalan kafeslerden hiç kullanılmayan fincanlardan öylece duran bisikletten hiç bahsetmeyeceğim.

Hepsinin söyleyecek çok şeyi vardı.

 

Boşuna ve boğulurcasına yaşanmış bozuk bir yaşam gibi bir şey bu…

 

Selin Sivari

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu