Edebiyat

     Gereksiz Tespitler

Gereksiz Tespitler

Günlük hayatları çaldığı düşünülen dizilerde yer almak için yarışmalara katılan insanların kazandıkları popülerlikle bir dizide yer aldıktan sonra, belgesel izlemeye terfi ettiklerini görüyorum. Belgesellerden yaşadıkları aydınlanmayla daha iyi oyuncular olduklarını ve başka yarışmalara jüri olmanın imkânlarını arıyorlar sanki. Televizyonun en önemli köşesinde jüriler var. Jüri olduğunda artık kendini kanıtlamış oluyor meslek erbapları. Amerikan hukuk sistemine geçiş yaptı televizyonlarımız.

Haber alma özgürlüğümüz de var. Yayınlanan özgürlükçülü ve özürlü propagandalara seyirci kalıyor; ruhumuza işlenen yalanları özümsüyoruz. Cansız hayatlarımıza canlı cesetler taşıyoruz mesela madenlerden.  Haremlik selamlık selamlar artık. İşimize geldiği gibi değiştirilen değişkenleri değiştirmek isteyenlere değişik uygulamalar öngörüyor değişmezler.

Sevgiyi terörize edip, sevdiğini öldüren terörist olan bünyeler doldu ortalık. Duyduklarından keyiflenen fetişistler alkışlıyor olanları.

Öylesine bir boşluk bu dostum! Gönlümün ağırlığından kaldıramam kafamı… Eşitlik yoktu adalet beklerken. Kimse uyarmadı kameralar olanları çekerken. Uyarsan da umursamaz kimse facia gelmeden. Farkına varmazlar birileri ölmeden. Görüntüler olanı biteni ortaya dökerken, kime lazımsa o yandan montajlar eldeki verilerden.

Penceresinin önüne kuşlar için bir avuç bulgur koymayan ne anlasın Robin Hood’dan. Ona da gavur deyip geçer… Öyle buyurmuş ki ona onu yaradan, vicdanından önce itibarı gelir uzak iman ülkesinden.

Kamyon kamyon taşıdılar umutları uzaklara. Çektiler hepimizi ayrılığı benimseten tuzaklara. Kan gövdeyi götürürken, ortada ki kanın hangi guruba ait olduğunun daha çok önemi var sanmamızı sağladılar.

Yaşama hakkı yok! Yok, olana dek tüm verimli alanlar talan edilecek. Rant isteyenler ağzında salyalarla, tarihi meze edecekler. Yazılırken bu günler sana ait ne varsa kayıtlarda kaybolacak. Sen olanları izlemeye devam ederken sana yeni bir tarih verilecek. Tarihe karışanlar ve tarihi karıştıranlar tarihe gömülecek.

Yineliği yeniliğe tercih edenler, gelişmemişlikten gurur duyanlar gezegenindeyiz. Yaşam kaynağının sonsuz olduğu sananlar ömürlerinin kısalığının farkında değiller. Hırs yapma lüksüne sahip olduğunu sanırken, sonunda güneşimizi kaybederek lüks ışığına bile hasret kalacağız. Aydınlanma çağında olduğumuz iddiasındayız. Aydınlanmış bir medeniyetin adımlarını atıyor gibi göründüğümüz sanrısına ne zaman kapıldık? Son derece kırılgan olan hayatımızın bir haritalama programı yok. Ancak tecrübelerini paylaşmış sınırlı iyi niyet sahibi tarihi kişiliklerin arasından bir sentez yapma zorunluluğumuz olduğu çok açık.

Tarihimizde fareler yetiştiriyoruz nicedir. Üzerinde bulunduğumuz topraklarda yeni nesillere değer olarak aktaracağımız yapılar kurmayı bırakıp kısacık ömrümüzü köleliğe ve köleleştirmeye harcamaya başladığımızdan beri medeniyeti ekonomik değerlerin arasına sıkıştırmaya başladık.

 

Bilmenin dehlizlerinden korkan insanlık, cahilliğin aydınlığında her şeyden haberdar artık. Bugüne kadar birikmiş olan bilginin tamamının ulaşılabilir hale getirmenin yeniden bir şeyler keşfetmek gerektiğini unutturmuş olması ne yazık. Merak ederdi insanlık. Merakın para ettiğini anladığından beri merakını satar oldu merak edemeyen hayret bekçilerine.

Hayret edilecek o kadar çok şey var ki para yapan merakının peşinden gitmek yerine mevcut alanları pazarlayanlarla dolu artık yeryüzü. Daha fazlasına sahip olamayanlar Lidyalılara sövüyor gün aşırı. Lidyalıların icat ettiği şeyin, bu gün sahip olduğumuz hiç bir şeye benzemediği gerçeğini bir kenara bırakırsak Lidyalıların icadı olan paralardan bir tanesi bile bu günün insanına arzularının hepsini tattırabilecek değerde.

Kâinatın varlığında kısacık bir zaman biriminden gelip geçiyoruz. Bizim önemimizi bizden başka bilen yok. Çok kıymet verdiğimiz variyetimiz varlıkla ölçülmeye devam ettiği sürece insan olmayı hazmetmek için elimizdeki en önemli silah soda olacak.

Ancak mezarlık yanından geçerken korkanlara bir hatırlatma yapmak isterim. Dünya üzerinde yaşam başladığı günden sizin var olduğunuzu hissettiğiniz güne kadar olan zamanda yaşayıp yaşam ışığı sönmüş tüm canlıların cesetleri dünyanın dört bir yanına karılmış durumdalar. Dünyamız kocaman bir mezarlıktır aslında.

 

 

Aykut Çavdar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu