ENKAZ ALTINDA ŞİİRLERİM
Şubat hep böyle soğuk muydu?
Yoksa biz mi sıcak evimizde fark etmemiştik
Karın soğutucu etkisini
Ya rüzgâr, elleri buz kesen rüzgâr
Şiirlerim enkaz altında
Bir sarsıntı…
Duyan var mı beni?
Üzerimde tonlarca ölü
Ölülerin arasında çocukluğum
Şiirlerim enkaz altında
Hiç böyle olmamıştı
Hiç böyle hayal etmemiştim
Bir sabah
Bir sarsıntı…
Duyan var mı beni?
Bir gülümseme, bir durgunluk
Bir nefret, bir öfke, bir hayal,
Belki de bir rüya
Üzerimde onlarca bina
Ben kaçıncı kattayım
Çocukluğum, kaçıncı katta
Peki üzerimdeki kimdi
Ya da altımdaki
Kapı komşum kimdi
Çelikten betonlar, taşlar,
Mermerler, tuğlalar
Karanlık mı karanlık
Yalnızlık mı yalnızlık
Parmak uçlarımı hissetmiyorum
Oysa kalemi hep parmak uçlarımda tutardım
Kitaplarım, sayfalar, kelimeler, harfler
Hepsi enkaz altında
Şubat hep böyle soğuk muydu
Bir sarsıntı…
Duyan var mı beni?
Ne oldu, ne bitti
Sabaha az kalmıştı
Güneş doğacaktı
İmam, ezan okumak için hazırlanıyordu
Sahi ne oldu
Bir sarsıntı…
Duyan var mı beni?
Beynimde binlerce anı
Kitaplar, kalemler, defterler
Ödevimi yapmamıştım anne
Yarın yapacaktım
Yapamadım anne, ödevimi yapamadım
Yarına yetiştirmem gereken çok iş vardı
Bekleyemezdi
Ben olmazsam olmazdı
Bir sarsıntı…
Duyan var mı beni?
Şiirlerim enkaz altında
Kaldırın enkazları
Kaldırın betonları
Çünkü betonlara şiir yazılmıyor anne
Şiirlere beton yazılmıyor
Tuğlalar, demirler
Birinci kat, ikinci kat, üçüncü kat
Sahi ben kaçıncı kattaydım
Şu an kaçıncı kattayız
Bir sarsıntı…
Duyan var mı beni?
Karanlık, çok karanlık
Soğuk, buz gibi
Yağmur, kar, rüzgâr
Anne, duyuyor musun beni
Ellerimi hissetmiyorum
Hele ayaklarım
Ayaklarımın üzerinde bir ağırlık
Sanki karabasan
Sahi anne, karabasan mı üzerimizdeki
Yoksa…
Bir sarsıntı…
Duyan yok mu beni?
Sinan Salih GÜNGÖR
Depremin acısını kaleme dökmek o kadar zor ki şiirinizde yaşanılanları hissedebiliyoruz. Teşekkürler
Okurken hissettim resmen, çok güzel