Edebiyat

ELVADASI AĞIR KENT

ELVADASI AĞIR KENT

 

Fırında pişmekte benliğim

Karartmalar ardı sıra,

Senle gelen mimli aydınlatmalar

Öncesi ihtiyar sonrası delikanlı

Ceset akabinde canlı kanlı.

Her dalgası üzerimden geçerken

Bir bombardıman her yanımızda.

Sen kör ben devalı

Tüm korkuları silmeli aşk sofrası.

 

Kalabalık yaşıyorum aşkı

Kalifiye övmekteyim her halini

Bu övgü benim değil

Güzelliğine eğilen şiirlerin hakkı.

Hızır’ın uğradığı handayım

Hızır yok ortalarda, dardayım.

Bir yumruk üzerime üzerime

Yüreğine yüreğine bu gidiş

Yumrusu sancı ta böğrümde,

Alnını bir öpsem

Ürperecek saçların.

Deyişlerime değesi saçların.

Diken diken olası tüylerin yok mu;

Çehresi tüm güzelliklerin.

Çerçevesi güzelleme,

İçi tıka basa ağıt bu tablonun;

Renkleri neşe, deseni kahır.

Kaygusuz gibi Abdal,

Akifçe dindar,

Nazım kadar proteryal,

Sezai misali idealist bu sevda.

Tekerlememsin hevesi kolay,

Dilden dökülmesi kalbe zor mu zor

Türedi bir içliliğim var,

Elvedası ağır;

Gel şimdi bunu hayra yor!

Hem günlük hem ömürlük

Yaşanıyor etiyle kemiğiyle aşk;

Buymuş meğer bu kenti böylesine anlamlı kılan

Bu yüzden geriyorum ya kendimi çarmıha,

En iyi bildiğim kavşağında,

Gökte anlaşılmaz bir sihir

Onu da bana değil göğe sor!

 

İçimi döküp düşmüşsem

Bilakis ırayan zalim yollara

Komple ölümlerdeyim demek ki

Ardımdan dua et,

Durulasıya…

 

Yusuf Gökbakan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu