Edebiyat

DÖNÜŞÜM

Bugün hiç kimseyle konuşmadım.

Sabah uyandığımda, beynimi üst ranzanın demirlerinde sallanırken buldum.

Bu ağırlığı taşıyamayan demirler gıcırdamaya, eğilmeye başlamıştı. Yorganı kafama çekip, gözlerimi kapadım. Oturma pozisyonuna geçip ileri geri sallanmaya başladım. Düşünememe ihtimalimi, düşünüp beynimin cansız suratına tükürdüm. Kafamın içinde, mezbele duvarlarına çarpan ölüm sessizliği vardı. Yutkundum. Bir ölümü yutabilir miydi insan? Bir dünyayı kusabilir mi ya da?

Kustum.

Bütün bir yaşantıyı kustum.

Çocukken kırılan hevesimi, patlayan topumu kustum. Bilyelerimi, boya kalemlerimi, televizyonda görüp de binemediğim çarpışan arabaları kustum.

Lise aşkımın bana olan donukluğu, üniversitede içemediğim rakıları kustum.

Beynim sallanıp duruyordu tepemde. Bense olamayan her şeyi kustum.

Bir ölümü yutabilir mi insan?

Yuttum.

İyi geceler dilekleri, mutlu yıllar dileklerini, hayırlı kısmetler dileklerini yuttum.

Doğacak çocuğumun sağlığını, eşimin ailemle huzurunu, annemin ölümsüzlüğünü yuttum.

İlerde kusacağım ne varsa yuttum.

Temenni midemi, içi boş, kalorisi düşük umutlarla doldurdum.

Yorganımın altından çıkıp gözlerimi astım beynimin iki yanına.

Bir hayatı ağlayabilir miydi insan?

Ağladım.

Köşe başlarında ellerini, Tanrı yerine insanlara açan, insancıkları ağladım.

Ayakkabısındaki delikten, pantolonunun eskiliğinden utanan çocukları ağladım.

Geçmişi, geleceği, şimdiyi ağladım.

 

Ölü bir hayatı intihar edebilir miydi insan?

Ettim.

Beynimi giyinip, göz çukurlarıma; gözlerimi kafamdaki boşluğa koydum.

Diri bir bedenin şartellerini kapatabilir mi insan demeden…

Beynimi ve gözlerimi kustum.

Ekrem AKSU

(Gri)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu