Röportaj

Doğan Canku Ve Angarya Sohbeti

RÖPORTAJ

 

1)  Müzik geçmişinizde, birlikte çalıştığınız Yıldırım Gürses, İsmet Nedim, Timur Selçuk gibi pek çok isim var. Bizimle en unutulmaz anınızı paylaşabilir misiniz?

1966 yılıydı yanlış hatırlamıyorsam. Ankara Gençlik Parkı Gazinosu’nda Yıldırım Gürses orkestrasında çello çalıyordum. Program iki bölümdü. İki bölüm arasında gruptan bir kanuncu veya kemancı taksim yapıyor, ikinci bölüme geçiş yapıyordu.

Sahneye çıkmadan önce Yıldırım yanıma gelerek: “Bugün çok önemli bir konuk var patronun masasında. Dünyaca ünlü Dario Moreno. Arada sen solo çalacaksın…”

“Ben taksim yapamam ki ne çalabilirim?”, dedim.

“Ne çalarsan çal!”, dedi.

Bir korku saldı içimi. Ben Ankara Devlet Konservatuarı’nda klasik müzik eğitimi almıştım. Taksim çok farklı bir şeydi.

Bir an düşündüm ve karar verdim. Bir iki çello konçertosundan belli bölümleri alarak potpuri yapacaktım. Ne de olsa alaturka gazinosuydu, kimse anlamaz diyordum.

Ara gelince çıktım ve çalmaya başladım. Seyirciye çok değişik geldiği için pür dikkat beni dinliyorlardı.

Birden bir haykırış ve arkasından gülüşmeler geldi. Ses Dario Moreno’nun masasından geliyordu. Bana güldüğünü sanarak birden kalkıp sahneyi terk ettim. Çok sinirlemiştim ve Yıldırım Gürses’in de izniyle ikinci bölüme çıkmadım. Kuliste oturup sakinleşmeye çalışıyordum ki birisinin yüksek sesle “O çellocu çocuk nerede?” diye sorduğunu duydum. Şive bozukluğundan onun Dario Moreno olduğunu anladım ve odadan çıktım.

Utançtan yüzü kızarmıştı.

“Çocuk!”, dedi. “Senden çok özür diliyorum. Üstüme semaverden sıcak çay döküldü. Bu yüzden bağırdım ve komik durumumuza güldük. Seninle hiçbir alâkası yok. Çok güzel çalıyordun, lütfen affet.”

Dario Moreno’nun bu alçak gönüllü davranışı karşısında ben de yaptığım hareketten pişman olmuştum. Neyse ki gazino patronu tarafından kovulmadım.

 

 

2) Bir röportajınızda müzisyenlik ve aşçılık arasında bağ kurmuştunuz, çok hoşumuza gitti gerçekten… “Müzik ruhun gıdasıdır” tabirinin çok üstünde bir tasvir olmuş. Genel hatlarıyla müzik kelimesinin sizin için tanımı ve anlamı nedir?

Müzik insan icadıdır ama ham maddesi her şeyde olduğu gibi Yaratıcı Zekâya aittir.

Müzik tüm canlı varlıkların ortak lisanıdır.

Irk, din, dil ne olursa olsun, hatta başka farklı dünyalardan bile olsa canlılar arasında iletişim kurabilmenin en yalın ve en çeşitli yoludur.

Güzel Sanatlar içeresindeki en etkin sanat dalı müziktir. Bir şekli aklınızda ne kadar tutabilir, ya da bir tadı damağınızda ne kadar saklayabilirsiniz? Ama bir müzik kulağınıza yerleşti mi artık o sizindir ve dilediğiniz zaman söyleyebilirsiniz.

Güzel bir müzik kadar insanı mutlandıracak, kendi içinizdeki yaratıcı kaynağınızla size derin deneyimler yaşatacak bir başka şey tasavvur edemiyorum.

Günümüzde müzik sadece basit bir eğlence aracı olarak görülmekte. Oysaki müzik bir eğlence aracı olmaktan öteye insanların yüksek bilinçlere ulaşabilmelerini sağlayan Tanrı’nın bizlere bahşettiği en yüce değerdir. Bu değeri de doğru ve bilinçli kullanmak gerekir.

 

 

3) Kaç konser verdiniz şimdiye kadar ve sizin için en özel olan hangisiydi?

48 ülkenin birçok kentinde çok sayıda konser, TV, radyo etkinliğimiz oldu. Hepsi de birbirinden güzel anılarla dolu, hangi birini anlatayım?

Amerika, Meksika, Avrupa ve Asya’daki hemen hemen bütün ülkelerde, uzak doğu ve Afrika ülkelerinde verdiğimiz bütün konserler özeldi.

 

5) Ben uğraşları olan insanların daha dinç kaldıklarını ve yaşlarını hiç göstermediklerini fark ettim bugüne kadar karşıma çıkan örneklerde. Siz de aynı şekilde yaşını belli etmeyenlerdensiniz. Bunun başka bir püf noktası var mı, yoksa sadece müziğin etkisi mi?

Bilemiyorum özel bir reçetesi yok. Ancak müzik, yoga ve do sporlarının hayatıma kattığı değerlerin bir sonucu olsa gerek. Biraz da genlerime, beni dünyaya getirenlere borçluyum galiba.

 

6) Ülkemizde ‘’diğer ülkelere oranla daha fazla olduğunu düşünüyorum’’ çok ciddi bir emek hırsızlığı, telif problemi var. Bestelerinizle ve müziğinizle ilgili bu konuda sorun yaşadığınız oldu mu?

İşte bu konu çok önemli. Dünyada yüz yılı aşkın var olan telif hakları yasası ve onu koruyan meslek birlikleri olmasına rağmen ülkemizde henüz çok yeni sayılan bir meslek birliği MESAM var. 35 yıldır iyi yönetilemeyen bu kurumun başına en nihayet iyi bir yönetici seçildi ve hepimizi umutlandıracak işler yaptı ve yapmaya devam ediyor.

Bunun yanı sıra ülkemizde telifin bir hak olduğunu bilmeyen ya da bilip de kabullenmeyen bir kesim var ki, sizin eserinizi izniniz olmadan alıp kullanabiliyor hatta o eser ile rant elde edebiliyor, bunu da kendine hak görebiliyor. Bu kişilere karşı hiç hoşgörülü değilim. Hatta birkaç davam bile var.

Hele bir müzisyen nasıl olur da kendisini ilgilendiren bir yasa hakkında bu kadar cahil olabilir?

Şu sıralar İzmir’de yaşayan bir zat-ı muhterem aslında kötü icrasından dolayı sosyal medyada kendisine izin vermediğim için beni takipçilerine şikâyet etmiş. Kendisini uyardığım halde kaile almamış. Bundan sonrasını editörüm ve avukatıma devrettim. Böyle olmamalı, başkalarının eserlerine göz dikip onlarla rant elde etmeye çalışmak hiç hoş bir şey değil.

Sadece sanatçılar değil telif yasasını ihlal edenler. Mesela bir oyuncakçı firma çocuklar için bestelediğim şarkıyı olduğu gibi ürettiği oyuncağa izinsiz entegre etmiş, Türkiye genelinde pazarlamış. Böyle bir şeye hakkı olmadığını söylediğimde “Git istediğin yere şikâyet et!”, diyebiliyor.

 

 

7) Yoga ve meditasyona olan ilginiz nasıl başladı? İçsel gelişim yolculuğunuzdan biraz bahseder misiniz?

Yoga ve meditasyona ilgim 16 yaşımda başladı. Önce bir Hintli gazeteciden birkaç temel teknik öğrenmiştim. Daha sonra Maharishi Mahesh Yogi’nin öğretisi olan Transandantal Meditasyonu ve ileri tekniklerini öğrendim.

Müzik, yoga ve aikido bende zihinsel, ruhsal ve fiziksel bütünlüğü sağlayan en önemli uğraşlarım.

 

 

8) Müzikle ilgilenmeye çok küçük yaşta başlayan biri olarak, çocukları yönlendirme ve yeteneklerini ortaya çıkartma konusunda ailenin rolü sizce nedir?

Baskıcı olmadan, yetenekleri doğrultusunda onları teşvik ederek, doğru eğitmenler ile iş birliği içinde çocuklarının kazanımlarına katkıda bulunabilirler.

 

9) 100 yıllık cumhuriyetimizin 60 yılına ve müzik tarihine çok büyük katkılarınız oldu. Bu ülkede yaşamak müzik yapmak ve cumhuriyetimizin yüzüncü yılı için neler söylemek istersiniz?

Cumhuriyetimizin 100. Yılında gerçekten 100 yıl ileride olmayı isterdim. Ama öyle görülüyor ki 100 yıl geride kalmanın sıkıntısını yaşıyoruz.

Ne zaman cumhuriyetin değerini anlayacağız ve ne zaman Mustafa Kemâl Atatürk’ün gösterdiği yoldan şaşmayacağız, işte o zaman çağdaş milletler arasında belki de en önlerde yer alabiliriz ve bu gerçekten mümkündür.

Aykut Çavdar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu