Edebiyatİnceleme

DELİ KIZIMA VEDA

                                                           Şebnem Ferah  

DELİ KIZIMA VEDA

Şebnem Ferah

“Veda etmek” bir sevgiliye, bir aile üyesine olduğu gibi kendine, sisteme, zamana ve hayata da olabilir. Veda bir zorunluluktan -ölüm ve zamana- olabileceği gibi bir tercihten de kaynaklanabilir -sevgili, yaşam tarzı gibi-. İki kalıba da girmeyen ya da ikisine de giren vedalar da vardır; insanın kendine, varlığına ya da inancına vedası gibi. Kime neye olursa olsun insanı yıpratan ve belki de yok eden bir şeydir. Herkes bununla farklı başa çıkar; kimi huşu içindedir kimi kendini özüne verir – resim yapar, yazar, söyler-. Kimileri de başka başka…

Bu yazımda ailesine, sevgilisine, geçmişine veda methiyeleri düzerken, sesiyle hayatını ifşa etmeden gönül süzgecinden geçirerek yazdığı şarkı sözleriyle, kendini sevenleri hayran bırakmış, sahnede yüreğini açarak haykırmış olan birinden söz edeceğim.

Vedaların ve rock müziğin kraliçesi Şebnem Ferah….

Şebnem Ferah ile ilgili hakkıyla bir yazı yazmak zor çünkü hayatını medya önünde yaşamayan, kaybettikleriyle büyüyüp, onları reklam malzemesi yapmayan biri. Ablasını, babasını, annesini kaybetmiş ve aşkta işler pek yolunda gitmemiş biri olarak, bestelediği şarkıların çoğu bizim onlara verdiğimiz ya da vereceğimiz anlamla yaşıyor. Ben belki bir çoğunuzun bildiği bir vedasıyla ilgili yazmak istedim.

Şebnem Ferah’ın ilk solo albümü Kadın (1996) yılında piyasaya çıkar. Öyle başarılı bir albümdür ki birçok kopya satar. Albümün ilk konseri Ege Üniversitesi’nde 6000 kişiyle yapılır. Albüme 4 klip çekilir. Ama bir şarkı belki de (o zaman için anlaşılamadığını düşündüğüm bir şarkı) bunların dışındadır. Deli Kızım Uyan….

Ablası Aycan Ferah uzun zamandır komadadır. (Hastalığı hakkında net bir bilgi yoktur.) Veda edemeyecek kadar sevdiği birinin ardından yaktığı ağıttır aslında:

Deli Kızım Uyan

Gece geçmez, gündüz olmaz
Can bu dünyaya dayanmaz, neden?
Haykırdım dağlara, duymaz
Bekledim günlerce, yok ki gelen

Karlı dağların ardında biri yaşarmış
Bulut olur, yağmur olur, bize bakarmış
Hem yakın, hem uzakmış
Yanakları al almış

Deli kızım uyan
Söylenenler yalan
Deli kızım uyan
Bir tek sensin duyan
Bir tek sensin duyan

Yerde oldum, gökte oldum
Sormayın halim, ah başım duman
Gönül uslanmayı bilmez
Düşlerim gerçek, gerçeğim yalan…

 

Şebnem, gece gündüz başındadır ablasının, onun böyle olması canını yakmaktadır. Yardım istemiştir ama eden yoktur. ‘Söylenenler yalan’ çare yoktur, umut yoktur var olan sadece inkardır. Dua eder, ‘Gönül uslanmayı bilmez’ o kadar çok ister ki ablasının iyileşmesini her şeyin iyi olduğu hayaller kurar ‘Düşlerim gerçek, gerçeğim yalan’ ancak gerçek değişmez.

 Bir röportajında “Evde kahkaha attığım zaman kötü hissederdim.”, diyor Şebnem Ferah. Yaşadığı için iyi olduğu için yaşadığı utancı dile getirmektedir aslında.

 

Ve 1998 yılında Aycan Ferah hayata gözlerinin yumar. Bu kayıpla Şebnem derin bir sarsıntı geçirir. Hayatı ve müziği bundan sonra tamamen etkilenecektir.

     17 Haziran 1999 yılın ikinci albümü “Bugün” ü çıkarır. Bu albümü ablasına ithaf eder. Kadın albümüne göre daha soft bir albüm gibi görünse de gerçek dinleyicilerinin öyle olmadığını bildiği bir albümdür. Her kelimenin altında başka bir duygu gizlidir. Hele bir şarkı vardır ki bir vedayı anlatır. Deli Kızına vedasını…

BUGÜN

Bugün resmine dokundum ben
Öptüm yine, yine
Zaman ağır ol, henüz erken
Demek için güle güle

Sesini özledim
Özledim çok
Haberim yok
Durmuş dünya niye

Seninle birlikte kaybolanları
Arıyorum başka şeylerde
Aşk şarkısı değil bu
Geldi içimden
Gülümse bir kez benim için eğer duyuyorsan

Nehrim ol, gel, ak yine
Kelebek ol, gel, uç yine
Çiçeğim ol, gel, aç yine
Rüzgâr ol…

 

Özlem duymaktadır ablasına, O’nun gidişi erkendir ‘Zaman ağır ol, henüz erken\Demek için güle güle’, ve zaman kavramını yitirmiştir. ‘Seninle birlikte kaybolanları\Arıyorum başka şeylerde’ O’nun yerini dolduramaz. Ve ablasına seslenir:

Gülümse bir kez benim için eğer duyuyorsan

Nehrim ol, gel, ak yine
Kelebek ol, gel, uç yine
Çiçeğim ol, gel, aç yine
Rüzgâr ol…

               Bu sesleniş bir vedadır artık onun için çünkü artık ablasına ulaşamamaktadır ve O’nu içinde yaşatmaya devam edecektir.

Bir Röportajında:
‘Bazı sözlerinde hüzün var, yaşama dair… Kadercilikten etkilendin mi?’ sorusuna;
“Ben besteci olarak kendi yaşadıklarımdan etkileniyorum. Felsefe olarak… Bir yıl içinde aralıklı olarak hem ağır bir hastalıktan ablamı, hem de babamı kaybettim. Ablamın uzun süren bir hastalığının olması zaten beni etkilemişti. Ailenin içinde böyle bir durum olduğunda insan birçok şeyi erkenden kabullenmeye başlıyor. Doğal ve olması gerektiği karşılamaya başlıyor. Her şeyin insanlar için olduğunu kabul ediyorsunuz. Bence bu kadercilik değil, sıfır beklentiyle hayatı yaşamak yani… Bu demek değil ki bunların karşılığında üzülmüyorum, üzülüyorum. Üzüldüğüm zaman da duygularımı dile getiriyorum.”, (Müzikvizyon Dergisi -Ocak 2002) der Şebnem. (Müzikvizyon Dergisi -Ocak 2002)

Evet ablasının ardından babasını da kaybetmiştir. “Her şey insanlar içindir.” Vedalar da buna dahildir…

 

Çiğdem URHAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu