Eğlence

Çürük Sözler Katedrali

ve organlar

Sıradan bir isim olarak başlayan, sonrasında efsaneleşerek herkese uygun hale gelen mükemmel bir organ ve küfür ile yeniden sizlerleyim. Başımı da çok belaya sokmadan ve herkesi karşıma almadan önce bu mükemmel aletin ismini sizinle paylaşacağım. İşte o bütün eylemlerin içinde olan ve her zaman dik başlılığı ile tanınan eşsiz isim, organ ve küfür: Yarak.

 

Sesinizi duyurmak istediğinizde tek bir seçeneğiniz vardır. Ülkemizin geleceği için güçlü ve büyük tek bir şey vardır: Yarak. Yarak sertleşmekten korkmaz, diğerlerinin yetişemediği yere yetişir, yarak işi halleder. Yarrak her yerdedir, yarak’a güvenebilirsiniz. Hepimiz birer yarak’ız ve zamanı geldiğinde yaraklık yapmayın.

 

Aralarında isim olarak başlayan nadide küfürlerden birisi ile karşınızdayım. Bir isim ile değiştirilebilir ama bir ama kendisi asla değişmez. Misal Murat ismi ”lan Murat kafalı,” ama biraz kibarlaştıracağım, devamında editör ile sorun yaşamak istemediğim için bundan sonra yanak demeye karar verdim. ”Hey yanak kafalı, yanaklık yapma, B.Y.E (Büyük yanak enerjisi). Geçtiğimiz birkaç yüzyılda yanak’ın farklı anlamı daha ortaya çıktı, ama bunu bu kadar yaygın kılan ne? Kısa bir kelime ve vurucu, tam Türkçe’de kullanılması gereken bir kelime. Diğer küfürlere benzer şekilde aniden bir yasak anı olmuyor, ya da insanlar size hemen bakmıyor. ”Orospu çocuğu” mesela, toplum tarafından onaylanmayan şekilde para kazanan bir insanın evladı ya da piç babası belirsiz kişi demek. Zaten bu iki küfür akrabalar, anne tarafından çünkü babaları belli olmayan bir gruptalar. Ama Yanak ortamda kısa süreli bir saygıya yol açıyor.

 

Yanak, binlerce yıldır edebiyatta ve sanatta kullanılıyor. Gerçi bazı yerlerde gizli özne olarak kullanılıyor, ama eylemi anlayabiliyoruz. Arkeologlar Pompeii’de kazı yaparken buldukları heykellere baktılar ve bütün şehir yanaklarla doldu. Çizimlerde heykeller yanak vardı, bu yüzden bunları heykellerden söktüler ve gizli müze ya da gizli dolap adı verilen bir yere koydular. Düşünsenize, bir müze var, giriş yasak. Merak edip içeri giriyorsunuz ve sürpriz yanaklar (bu durum Sanat Simsarlarının hoşuna gitmeyebilir).

 

Dil ve toplum konusunda bazı sorunlar var. Küfür hiçbir yerde hoş karşılanmaz, ama küfür eden insanlar olarak bu şekilde baskı yapıldığında daha fazla söyleyesimiz gelmiyor mu? ”Sus lan yanak kafalı.” Eğer yasak koyulursa küfür etmek daha da cezbedici bir hale gelir. Orta okul ve lise zamanlarında neredeyse her ergen deftere, tahtaya, sıraya, kirlenmiş araba camına bile yanak çizerdi. Hatırlıyor musunuz diye sormayacağım beyler, çünkü hatırladığınızı ve geçmişinizde unutmanız gereken kısımlarına atıp beyninizin bir kenarına sakladığınızı biliyorum. Şimdi sorum şu, peki bunu neden yapardık? Çünkü küfürler arasında çizmesi en basit olan şeydir, logosu olan tek küfür budur ve başka hiçbir küfrü arkadaşımızın sırt çantasına çizemeyiz. Hala gördüğümüz ve az önce dediğim gibi gizli özne olarak kullanılan yanak şu zamanlarda benzin bidonuna işeyen çocuk resmi ile meşhur oldu, kelimenin ve çizimin bizi güldürdüğü kesin. Ama buna kanmayın, çünkü bu komik küfrün arkasında karanlık bir güç var. Kimseye yanağınızı göstermeyin, reel hayatta ya da sanalda. Eğer sanalda tepkiler iyiyse ve sorun çıkmıyorsa bırakın kalsın, ama gene de yanaklık yapmaya gerek yok.

 

Eski bir espri geldi aklıma. Erkekler neden yanaklarına isim verir? Çünkü kararları yabancıların vermesini istemezler. Yanak konusunda bence daha özgür olmalıyız, çünkü onlar net olarak vardır milattan öncesinde olan heykelleri de buna örnek gösterebiliriz. Onların bağlı olduğu insanları da sevmeliyiz (Gizli özne erkekleri sevin, bizim de ihtiyacımız var sevgiye). Yazıyı burada bitirsem daha doğru olacak, çünkü ”Ne uzattın yannnağım” dediğinizi duyar gibiyim.

 

Hayal etmek

Sikimsonik bir şekilde yaşadığımız hayatta kendimize zaman ayırmak ve hayal kurmak gerekiyor. Çünkü bu orospu çocukları dolu bu dünya da artık her şey çok hızlı. Biraz dinlenmeye ve düşünmeye ihtiyacımız var gelecek için yapılan her planda hayal etmek var. Sadece düşünce ile bile mutlu olabileceğimiz bu devirde birazcık umutlu olmak hepimizin hakkı. O yüzden hayal kurmaktan korkmayın, her şey gibi Hayal etmek de ihtiyaçtır ve bunu göz ardı edemeyiz. Bu sikik hayatta birazcık farklılık ve kendimize ayırdığımız ufak düşünce sürecini mahvedemeyiz. En iyi şekilde düşünüp, en güzel şeyleri yaşamak istiyorsak biraz hayal kurmanın büyük yardımı olacaktır. Hiç kimse korkmasın, çünkü bu orospu çocukları hayallerimizi göremiyorlar.

Kapanışı bu ay Neyzen Tevfik ile yapmak istiyorum:

Alemin bağ-zârını sikeyim!
Sümbül ü verd ü nârını sikeyim!
Andelib-i nizârını sikeyim!
Hâsılı nev-baharını sikeyim!

Ben bu dünyanın devr-i devranını, izzet-i nefsini sikeyim,
Yansın bu ibneler su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim,
Ben deli miyim Mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim,
Verirse verir, vermezse Leyla’yı da sikeyim.

Bahadır Solak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu