Edebiyat

Bu Şehir

Bu şehir beni yoruyor,

Gecenin ıssız karanlığına karışan gürültü.

Gündüzün neşesine karışan yardım çığlığı.

Bu şehir beni yoruyor.

Akmayan damlaların sel oluşu.

Kopmayan kıyametlerin savurucu fırtınası.

Yerde çöpler, sokakta çocuklar.

Kediler araba tepesinde uyuyor.

Bu şehir beni yoruyor.

Mendil satan çocuklardaki umut…

Birbirini öpen sevgililerdeki hayaller…

Ve belki bir gün gelirsin diye bekleyen kalp atışları…

Bu şehir beni yoruyor.

Bu kalabalık da ne böyle!

Oysa ki ben yapayalnızım.

Bu gürültü içinde bir uğultuyum.

Sessizim, ıssızım, yoksunum, yoksulum.

Kâinatta ki tek yıldızım, kuyruksuz.

Köpekler havlıyor.

Kuşlar uçuyor, hava tertemiz.

Peki ya içimiz?

Kapkaranlık, yapayalnız ve çaresiz.

Olacak her şeye katlanmaya mecbur bırakılmış bir ruh hevessiz, umutsuz ve en önemlisi de sessiz.

Çok sessiz.

Bir şeyler çalmış içinde ki çocuğu.

Gülmeyen gözler.

Kurulmaya hâli bile kalmayan o hayaller.

Peki ya son?

Son geldi

Son kapı da

Bitti.

Rüya Büyükyiğit

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu