Spor

Bir Dolandırıcılık Hikayesi: Ali Dia

 

 

Futbol içerisinde bambaşka hikayeler barındıran bir spordur. Bu yazımızda futbol tarihindeki en ilginç olaylardan birine tanıklık ediyoruz. İster dolandırıcılık hikayesi deyin ister mülteci hikayesi. Futbol ile alakası olmadan, Premier Lig’de forma giyen Ali Dia’nın unutulmaz hikayesini gelin birlikte inceleyelim.

Tarihler 1996 yılını gösterdiğinde Premier Lig in köklü kulübü Southampton’ın başında Türk futbolseverlerin yakından da tanıdığı Greame Souness vardır. Takımın hücum bölgesinde ise o dönemin yıldız ismi Matthew Le Tissier forma giymektedir. Souness, gerek taktiksel dizayn gerekse Le Tissier ile birlikte oynatabileceği bir hücumcu aramaktadır. Gazetelerde ise her yerde olduğu gibi elbette boy boy transfer haberleri vardır. Tabi o dönemde teknoloji bu kadar gelişmemiş, yalnızca telefon görüşmeleri aktif halde kullanılmaktaydı. Ve işte tam o dönemde bir antrenman bitiminde Greame Souness’in telefonu çalar. Telefondaki kişi Milan’ın dünyaca ünlü saygın forveti George Weah’tır. Weah, takımına golcü arayan Souness’a bir öneri de bulunmak ister. İngiltere’de Ali Dia isminde futbolcu bir kuzeni olduğundan, Dia’nın harika bir futbolcu olduğundan bahseder. Weah, Ali Dia ile Paris Saint-Germain’de oynadığını ve 13 kez de milli takım formasını giydiğini anlattıktan sonra Souness, Weah’ın bu önerisini dikkate alır. Dediğimiz gibi o dönemde bunları internette araştırma şansı yok. Arayan kişi ise dönemin dünyaca ünlü bir ismi ve acil bir ihtiyaca yönelik bir öneri de bulunuyor. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Souness öneriyi geri çevirmeyerek, yönetimle görüşür ve bu transferi ister. Southampton yönetimi bu işe her ne kadar şüphe ile yaklaşsa Souness’in ısrarcı tavrı ile yönetim Dia ile 1 aylık sözleşme yapma konusunda karar alır. İmzayı atan Ali Dia, ilk antrenmana çıktığında ise herkes şaşkınlık içerisindedir. Topla tek bir meziyeti dahi olmayan, topa dokunmak dahi istemeyen, yalnızca anlamsız koşular atan Dia, Souness’in kafasında bir anda çok büyük soru işaretleri yaratmıştır. Bu nedenle Souness, Ali Dia’yı daha net bir şekilde görebilmek için hemen bir hazırlık maçı planlar. Southampton rezerv takımı ile Arsenal rezerv takımı hemen ertesi gün bir hazırlık maçı yapacaktır. Ali Dia ilk 11’dedir. Ancak ne var ki maça 1 saat kala başlayan şiddetli yağış nedeniyle maç iptal olur. Artık Souness’ın Dia’yı görebileceği tek bir maç vardır. Hemen önlerindeki Leeds United ile yapılacak olan lig maçı. Maç günü geldiğinde takımın yıldız ismi ve tek forveti Le Tissier ilk 11’dedir. Ali Dia ise yedeklerde. Maç başlamıştı ve dakikalar 32’yi gösterdiğinde takımın başına gelebilecek en kötü şey gelmişti. Takımın tek forveti Le Tissier sakatlanmış ve artık Ali Dia’nın zaman gelmiş, oyuna girmişti. Dia, 21 dakika boyunca topa yalnızca bir kez dokunabilmiş, anlamsız koşular atmış, atılan paslarla ilgilenmemiş, eline geçen tek şut fırsatında ise topu yavaş bir şekilde kalecinin üzerine göndermişti. Sahadaki rezilliğe daha fazla dayanamayan Souness Dia’yı 53. Dakika oyundan çıkartmış ve bu Dia’nın Southampton kariyerinin sonu olmuştu. Maçtan sonra Le Tissier Dia için, onu izlemek buz üzerinde koşmaya çalışan bir ceylanı izlemek gibiydi, utanç verici yorumunu yapmıştı. Maçın ardından Southampton yönetimi Dia’nın sözleşmesini acil bir şekilde feshetmekle kalmamış, bu transfer için Souness’i arayan George Weah’a ulaşmıştı. Weah’tan duydukları ise herkes için şoke ediciydi. Weah, öyle bir akrabası olmadığını, böyle bir telefon görüşmesi de yapmadığını söyledikten sonra her şey açıklığa kavuşmuştu. Ortada büyük bir dolandırıcılık hikayesi vardı. Arayan kişinin Weah değil Ali Dia’nın arkadaşı olduğu ortaya çıkmıştı. Elbette hikâyenin daha öncesi ve daha sonrası da var. Biraz daha geriye gidip Ali Dia’yı tanımak istersek, Dia kaçak yollarla Fransa’ya gelmiş para kazanmaya çalışan, ülkeden gönderilememek için vize almaya çalışan, futbol ile alakası olmayan, 24 yaşında bir Senegallidir. Arkadaşı ile bir plan yapan Dia, kasabanın 4. Lig takımı olan Bowe’a kendini futbolcu olarak tanıtır ve bu masrafsız transfere Bowe takımı hayır demez. Bu sayede çalışma vizesi alan Dia hedeflerinden birini gerçekleştirmiştir. Takımda yalnızca antrenmanlara çıkabilen Dia’ya Bowe takımı ancak sene sonuna kadar sabredebilmiş ve ardından takımdan göndermiştir. Aynı telefon taktiği ile 1990-1993 yılları arasında Fransa amatör liglerinde sırasıyla Dijon, Rochelle, Saint-Quentin takımlarına transfer olan Dia’nın dolandırıcılık namı iyice yayılmıştır. Bunun üzerine ülke değiştiren Dia, 1994’te kendini pek futbol ülkesi olmayan Finlandiya’ya atar. Burada işler onun için daha yolunda gitmiş, bulunduğu 6 aylık süre zarfında FinnPa ile PK-35 takımının formalarını giyerek, hatta takımlarında süre de bularak komik bir tabirle daha istikrarlı bir kariyer yapmıştır. Dia’nın Finlandiya’da da dolandırıcı olduğu ortaya çıktıktan sonra istikamet bu defa Almanya’dır. Yine aynı telefon yalanı ile kendini VfB Lübeck takımın atmış, burada da kokusu çıktıktan sonra İngiltere 4. Lig takımı olan Blyth Spartans ile sözleşme imzalamış ve ardından ise aynı dolandırıcılık hikayesi ile Southampton’ın yolunu tutmuştur. Dia bu yalanının ortaya çıkmasının ardından uzunca bir süre Southampton taraftarlarınca “Ali Dia, Hes a Liar” tezahüratına konu olmuştur. Southampton’da geçirdiği 1 aylık sürede bir başka hedefine de ulaşan Dia, Northumbria Üniversitesi’nde okuması için gereken çalışma iznine sahip olmuş, bu üniversite okuyacak kadar parayı kazanmayı başarmıştı. Ancak Ali Dia durmamıştı. Bu harika kariyerini geçimini sağlamak için devam ettirmiş ve Southampton referansıyla İngiltere’nin alt liglerinde mücadele eden Gateshead formasını da giymişti. Üniversiteden mezun olduktan sonra kayıplara karışan Ali Dia, arkasında unutulmaz bir hikâye bırakmıştı.

 

Oğuzhan Akgöl

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu