Psikoloji

ANGARYA Psikoloji

Merhaba değerli okuyucumuz. Seri şeklinde yayınlanacak olan psikoloji köşemizde, her ay sizler için birkaç tane psikolojik terimi ve açıklamalarını paylaşacağım. Böylelikle hepimizin içinde yaşadığı ya da yakın çevresinde karşılaştığı -ancak ismini bilmediği- sorunlarla resmen tanışmış olacağız. Çünkü bir sorunu resmen tanımak demek, çözülmesi için en büyük adımı atmış olmaktır. Bu ay Angoisse, Bulimia Nervoza ve Misophonia rahatsızlıklarını inceleyeceğiz. Biliyorum, günümüz şartlarında kolay değil ancak hepinizin ruhsal bütünlüğünüzü koruyabilmek için gereken dayanıklılığa sahip olmanızı diliyorum. Keyifli okumalar.

Bovarizm

Tanım: Gustave Flaubert’in 1857 yılında yayımlandığı Madame Bovary adlı romanın kahramanlarına özgü tutum ve davranışlara verilen ad. Gerçek dışı sahte bir kendiliğe sığınma durumu.

Peki Nedir Bu Bovarizm?

Açıklama: Jules de Gaultier Madame Bovary’den yola çıkarak yazdığı denemelerinde bovarizmi bir içsel telkin eksikliği, kişinin dış çevrenin telkinine boyun eğmesi olarak tanımlamıştır. Romanın kahramanı olan Emma’ya özgü tutum ve davranışlara verilen genel ad diyebiliriz aslında… Nasıl davranışlar mı? Hemen açıklıyorum; bireyin sahip olduğu gerçek imkanları ile ölçüsüz istemleri arasındaki fark aralığıdır, diyebiliriz. Yani mesela bir kadın düşünün tutkulu aşklar yaşamak istiyor, her şeyin en lüksü, en iyisi benim olsun diyen bir tip var -evet özellikle kadınlarda görülen bir durumun adı bu-… Ancak gelin görün ki hayaller başka, hayatlar bambaşka… Bunun sonucunda da kadının gözünü hırs bürüyor veya hayal dünyasında yaşamaya başlıyor. Örneğin arkadaşlarıyla konuşurken olmayan şeyleri gerçek gibi anlatıyor: ‘Biri var, beni şöyle seviyor, böyle mutluyum. Eşim bana o kadar iyi davranıyor ki… Ayyy geçen kendime bir elbise aldım şu kadar pahalı bu kadar mükemmel…’ Hah! Bildiniz mi? Bu Bovarizm işte. Aslında Bihter Ziyagil’i de baya andırıyor değil mi? 🙂 Flaubert romanı için: “Ben sadece günümüz Fransız genç kızları için değil, tüm insanlık için yazıyorum.” demiştir; bu sözler ışığında bu yaşam tarzının, günümüzde farklı adlarla ve farklı şartlarda çok sayıda kişi için geçerli olduğu gerçeği ne yazık ki yadsınamaz bir durum.

‘Ah güzelliğinin tazeliği içinde, evliliğin pisliklerinden, evliliğe ihanetin düş kırıklıklarından önce, hayatını büyük sağlam bir yüreğin üzerine kurabilseydi. Erdem, sevgi, haz ve görev birleşecekti o zaman. Böyle yüce bir mutluluğu hiç yitirmeyecekti. Ama bu mutluluk, her isteği düş kırıklığına uğratmak için üretilmiş bir yalandı şüphesiz. Sanatın şişirdiği tutkuların küçüklüğünü biliyordu şimdi. Düşüncelerini bundan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Acıların bu kopyasını, gözleri eğlendirmekten başka bir yararı olmayan, yalnızca biçimde kalan bir oyundan başka türlü görmek istemiyordu. Hatta küçümseyen bir acımayla için için gülümsüyordu.’

 

Hepefreni

Tanım: Hepefrenik şizofreni, paranoid tip şizofreni. Toplumda yaygın olarak görülen şizofreni türü.

Açıklama: Bu hastaların dengeli görünen kişiliklerinin altında yatan sorunlarının anlaşılması oldukça güçtür. Dışarıya belirti vermeden tüm sorunlarını içlerinde yaşarlar. Bu kişiler incelendiklerinde yanılgılara sahip, paranoya sahibi, çoğunlukla halüsinasyon gören bireyler oldukları tespit edilmiştir. Görülen halüsinasyonlar görüntülü ya da sesli olabilir. Rahatsızlık kişilerde uzun süreli devam edebileceği gibi, aralıklarla yaşanabilir. Yani herhangi bir tetikleyici faktör devreye girdiğinde halüsinasyonlar başlar. Tedavi edilmediğinde hastalar psikoza girerek, yaşamla bağlarını koparabilirler.

 

Belirtileri

  • Dağınık düşünceler,
  • İçinde bulunulan durumda tuhaf olabilecek yüz ifadeleri,
  • Yanlış duyguları göstermek,
  • Konuşma biçiminde durağanlık ve dağınıklık,
  • Günlük aktiviteleri gerçekleştirmede zorlanmak,
  • Konudan konuya hızlıca atlamak ve kelimeleri seçmekte güçlük çekmek şeklindedir.

Düzensiz şizofreninin tedavisinde de şizofreninin diğer alt türlerinde de geçerli sayılan tedavi yöntemleri kullanılabilir. İlaçlar, bireyin çevresinden destek, bilişsel davranışçı terapi ve gerekli olduğunda hastaneye yatmak buna örnek olarak verilebilir.

Düzensiz şizofreni tedavisinde öncelik her zaman semptomları kontrol altına almaya verilir. Bu, hastalığın tamamen ortadan kaldırılmayacağını ancak belirtilerin yönetilmesi ile hastalıktan bir şekilde kurtulunabileceği anlamına geliyor.

Mitomani

Tanım: Mitomania, mitomani. Mitomani, bir çeşit dürtü kontrol bozukluğu olarak ortaya çıkan, yalan söyleme hastalığıdır, kişinin yalan söyleyince bir süre pişmanlık yaşaması ama sonra gene yalan söylemeye devam etmesi ile karakterizedir.

Açıklama: Kişilik bozuklukları, narsistik kişilik, asosyal kişilik, histerik (histriyonik) kişilik veya çocukluk yıllarında istismara uğramış olmak mitomaninin ortaya çıkmasına sebep olan psikolojik rahatsızlıklardan başlıcalarıdır. Bir hastalıktan ziyade bir davranış bozukluğu tipi olduğu düşünülen mitomaninin en büyük özelliği kişinin çok fazla yalan söylemesi ve kimi zaman söylediği yalana kendisinin de inanmasıdır. Mitomanlar özellikle de yalan söyledikleri açığa çıktığında bile yalan söylemeye devam edip, yalan söylediklerini inkâr etme eğilimindedirler. Bu davranış bozukluğu, günümüzde sanal âlemin yaygınlaşması ile giderek artmakta ve ortaya çıkarılması güçleşmektedir.

Mitomani Belirtileri Nelerdir?

Mitomanlar, kimi zaman dışarıdan rahatlıkla anlaşılabilen aşağıdaki belirtileri sergileyebilirler:

  • Herhangi bir çıkar olmaksızın (sempati kazanma, durumu kurtarma, bir şey elde etme vb.) gündelik, sıradan konularda dahi yalan söyleme
  • Detaylı ve özenle kurgulanmış, tutarlı yalanlar söyleme
  • Yüksek kaygı ve stres yaşanan durumlarda yalana daha fazla başvurma
  • Bir neden olmaksızın yaşananları olduğundan farklı, abartılı ve süsleyerek anlatma
  • Söylenen yalanlara büyük ölçüde inanma, yalan söylediğinin farkında olmama
  • Eski yalanları destekleme amacıyla eski yalanla bağlantılı yeni yalanlar üretme
  • Olayları ve olaylardaki konumunu dramatize etme, mağdur rolüne girme
  • Olayı ve olay üzerindeki rolünü büyütme, kahraman rolüne girme
  • Yalan söyleme davranışı sonrası suçluluk, pişmanlık ve gerginlik hissetmeme
  • Yalan söylerken herhangi bir yüz kızarması, terleme ve benzeri fiziksel reaksiyonlar göstermeme
  • Yalan ortaya çıktığında alıngan ve düşmanca tavırlar sergileme
  • Yalan ortaya çıkmasına rağmen pişmanlık duymama
  • Yalan söylediğini kabul etmeme
  • Söylediğinin doğru olduğuna inanmaya ve diğerlerini inandırmaya çalışmaya devam etme
  • Yalan Söyleme ve Mitomani Arasındaki Farklar
  • Herkes yalan söylemenin hoş bir davranış olmadığını söylese de araştırmalar herkesin ara sıra beyaz yalanlar söyleyebildiğini ve aynı şekilde bu yalanlara maruz kalabildiğini göstermektedir. Buna göre hemen herkes günde ortalama 1-2 tane zararsız, kimseyi incitme amacı taşımayan ya da kişinin kendisine ve etrafındakilere zararı dokunmayacak beyaz yalanlar söylemektedir6.
  • Mitomanide ise yalan söyleme davranışı çok daha dürtüsel ve sık bir şekilde gerçekleşmektedir. Mitomanide kişi için yalan söylemek artık hayatının önemli bir parçası haline gelmiştir. Normal yalan söylemekten farklı olarak herhangi bir amaç ya da çıkar olmaksızın kişi sürekli olarak yalan söylemekte ve söylediği yalanlara çoğunlukla kendisi de inanmaktadır

Selin Sivari

 

 

 

 

 

 

 

https://technotoday.com.tr/hebefrenik-sizofreni

Selin Sivari

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu